BİSİKLET - BİCYCLE - FAHRRAD - VELO

BİSİKLET - BİCYCLE - FAHRRAD - VELO ------------------------GEZİ YAZILARI

24 Mayıs 2014 Cumartesi

YALOVA - İNEGÖL


YALOVA – İZNİK – İNEGÖL BİSİKLET TURU

Havaların ısınması ile Bisikletle Tura çıkmak isteyince İnegöl’e gidip gelme şeklinde bir tur yapmak fikri ortaya çıktı. 
Arkadaşım Hakan'la beraber böyle bir tura çıkmaya karar verdik ve hazırlıklara başladık. Hazırlıkları tamamladıktan sonra havaların ısındığı, doğanın canlandığı ve yeşilin en güzel tonlarının her yeri kapladığı bir Mayıs ayında Cumartesi sabah tura başladık.

  Turun 1. günü Yalova- İnegöl (117 kilometre)

1.GÜN- İSTANBUL-YALOVA-İNEGÖL

Sabah 06:00’da Kurtköy’den hareket ediyorum ve yaklaşık 40 dakika süren bir bisiklet yolculuğundan sonra Pendik’teki Deniz Otobüsleri (İDO) iskelesine ulaşıyorum. Sabah serinliği olduğu için birazda üşüyorum. İskeleye yanaşmış olan deniz otobüsüne bindikten sonra Deniz otobüsü hareket ediyor. 45 dakikalık bir yolculuktan sonra Yalova’ya varıyoruz. Gölcükten gelen Hakan’la buluşuyoruz. Son hazırlıkları yaptıktan sonra aldığımız poğaça ile kahvaltımızı yapıyoruz ve 08:40’ta yola çıkıyoruz.

  İstanbul-Pendik'ten Deniz otobüsü ile gezi başlıyor.

İlk kilometrelerde düz yolda gittikten sonra rampa başlıyor. Yola çıkarken beni tedirgin eden iki yokuş var. Bunlar Yalova-Orhangazi arası ve İznik- Yenişehir arası. Yalova çıkışındaki rampa da tahminimizden daha kolay geçiyoruz. Rampayı çıkarken bir taraftan çevredeki güzellikleri de izlemeyi ihmal etmiyoruz. Rampa çıkışı bitipte iniş başlayınca bizim de en  keyifli anlarımız başlıyor. Orhangazi’ye kadar süren iniş boyunca saatte 55 kilometre hıza kadar ulaşıyoruz. 21 kilometre olan Yalova-Orhangazi arasını bir saatte alarak Orhangazi’ye Ulaşıyoruz.

  Orhangazi'ye girerken

Orhangazi; II. Osmanlı Padişahı Orhan Bey tarafından 1362 yılında kurulmuş, Orhan Bey burada kendi adına bir camii ve hamam yaptırarak civarda bulunan Türk aşiretlerini buraya yerleştirmiştir.  Eski adı Pazarköy olan şehir 1913 yılında Orhangazi adını almıştır.  Günümüzde 55 bin nüfusu olan ilçe İznik gölü kıyısında önemli bir kavşak noktasındadır.
Orhangazi’den İznik yönüne dönerek ana yoldan çıkıyoruz. Burada 15 dakika kadar mola verdikten sonra tekrar yola çıkıyoruz. İznik’e varmak için önümüzde 40 kilometre var. Göl kıyısından ve düz yolda sohbet ederek tempolu bir şekilde ilerliyoruz.
  Yaklaşık bir saat keyifli bir yolculuktan sonra İznik kıyısında mola veriyoruz.

  İznik gölü kıyısında mola 

Tektonik bir göl olan İznik gölü Türkiye’nin en büyük beşinci gölüdür. Ortalama derinliği 30 m olan gölün en derin noktası 65 metredir. Çevresi 95 kilometredir.
Yarım saatlik moladan sonra tekrar yola çıkıyoruz. Orhangazi’den İznik’e kadar yol boyunca zeytin ağaçlarını görüyoruz. Bunun dışında bu bölge toprakları verimli ve suyu bol olduğu için sebze ve meyve bahçeleri de yol boyunca görmek mümkün.

   Orhangazi- İznik yolu

Orhangazi’den çıktıktan yaklaşık iki buçuk saat sonra İznik’e varıyoruz. İlk olarak yemek için Köfteci Yusuf’a gidiyoruz. Önce köftelerimizi yiyip ardından çaylarımızı içiyoruz.
İznik tarihi açıdan birçok eserin olduğu önemli bir şehir. Bizans İmparatorluğuna ve Türkiye Selçuklu Devleti’ne başkentlik yapmış. Yemek yedikten sonra ilk olarak Ayasofya Orhan Cami ve müzesine gidiyoruz. İznik’in dört kapısından gelen yolların kesiştiği yer de bulunan Ayasofya Cami ve müzesi bir hayli turist çekiyor.


İZNİK
Selçuklular ve Bizanslılar döneminde başkentlik yapmış bu şehir, çok sayıda tarih ve kültür eserini barındırıyor.
Antik çağların ünlü coğrafyacısı Strabon’a göre , İznik, Makedonya Kralı  Büyük İskender’in kumandanlarından Antigonius Monophthalmus tarafından M:Ö. 316’da kurulmuştur.
Büyük İskender’in mirasçıları, General Antigonius ve General Lysimakhos, arasında yapılan savaşı Lysimakhos, M.Ö. 301 yılında kazandı. Şehri restore edip düzenledikten sonar, o dönemin geleneklerine göre kente, karısının adı olan “NICAIA” adını verdi. “NICAIA” zafer ülkesi anlamına gelir.
325 yılı yazı başında Hıristiyanlık için çok önemli olan Birinci Konsül, İznik'de toplanmıştır. İmparator I. Konstantin'in da katıldığı toplantıda Hristiyanlıkla ilgili yortu günleri ve Nikaia Kanunları adı ile bilinen 20 maddelik metin bu Konsülden sonra kabul edilmiştir.
Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1075 tarihinde Nicaea'yı aldı ve 1080 yılında Selçuklu devletinin başkenti yaptı. Böylece İznik, Anadolu'da ilk Türk başkenti oldu. I. Haçlı Ordusu 1097 mayısında İznik'i kuşattı. Çetin savaşlardan sonra Türkler 1097 Haziranında şehri Bizanslılara teslim ederek yağmalanmasını önlediler.
Selçuklu Türkleri, şehri ancak 22 yıl kadar ellerinde tutabildiler.
İznik ancak Sultan Orhan Bey (1326-1362) zamanında 1331 tarihinde fethedildi. Böylece İznik 234 yıllık bir aradan sonra yeniden Türk idaresine girmiş oluyordu. Özellikle II. Murat ve Çandarlılar döneminde şehir tepeden tırnağa İmar edildi ve birçok cami, medrese, han, hamam vs. bu dönemde yapıldı. İznik, İstanbul'dan Anadolu'ya uzanan sefer ve kervan yolunun üzerinde önemli bir durak ve konaklama merkezi oldu. Keza XIV-XVl. yüzyıllarda İznik, Türk kültür hayatında önemli bir yere sahipti. Birçok ulema ve şairin yetiştiği bir kültür merkezine dönüşmüştü. Çağın en ünlü alimleri İznik'teki medreselerde ders vermeye başlamışlardı. Bu yüzden de İznik'e "Ulema Yuvası" (Alimler Diyarı) da denmiştir.
Netice itibariyle İznik,
- Yaz-kış demeden bereket saçan toprağıyla,
- Doğal güzelliğiyle,
- Tarihi ve kültürel zenginliğiyle,
- Her türlü sebze ve meyvenin yetiştiği bir kent olmasıyla, (Adeta bir sebze ve meyve ambarı)
- Adını verdiği gölüyle,
- Dünyaca meşhur çinileriyle,
Turizm sektörü açısından son derece önemli bir merkezdir. Yeşil dokusu, zeytinlikleri, bağları ve bahçeleriyle adeta bir cenneti andırmaktadır. Günümüze kadar ayakta duran anıtsal eserleriyle hemen herkeste hayranlık uyandırmaktadır.
Yeşil Cami: İznik’in sembolü olan Yeşil Cami, adını yeşil çinili ve tuğlalı minaresinden almıştır. Caminin yapımını Çandarlı Hayreddin Paşa 1378 yılında başlatmış, fakat ölümü üzerine oğlu Ali Paşa 1391′de tamamlatmıştır. Erken Osmanlı döneminin tek kubbeli camileri arasında en görkemlilerindendir. Eşsiz minaresi caminin sağ köşesindedir. Gövdesi mavi ve yeşil renkli çinilerle zigzaglı mozaik tekniğiyle bezenmiştir. Selçuklu minare geleneğinin ilk dönem Osmanlı sanatına yansımasının önemli bir örneğidir.

İznik Ayasofya Cami:İznik Ayasofya 4.yüzyılda bazilika tipinde inşa edilmiş bir kilise idi.
İznik Ayasofya’da Hıristiyanlar alemi için kanun sayılan maddeler bu yapıda karara bağlanmıştır. Örnek olarak kiliselerin yapıları ve görevleri işleyişi, ikona yani resim tasvirlerin, dini resimlerin serbest bırakıldığı kararlar yine İznik’te yapılan ve Hıristiyan aleminin ilk toplantısı olan 1.Konsülden sonra 7. konsül de burada yapılmıştır. Bu nedenle her yıl binlerce Hıristiyan inancına sahip turist bu mekanı görerek, gezerek hac görevlerini yerine getirmiş oluyorlar.

Osmanlı İmparatorluğunun 2. padişahı Orhangazi, İznik’i fethettikten hemen sonra İznik Ayasofya’yı Cami’ye çeviriyor ve adı Orhan Camii oluyor. 200 küsur yıl sonra meydana gelen depremde hasar gören yapıya, Mimar Sinan minare ve mihrabı ekliyor. Kurtuluş savaşı sıralarında da yapı yakılıp yıkılıyor ve uzun yıllar harabe şeklinde kaderine terk ediliyor.
bina geçtiğimiz yıllarda restore edildi ve 2011 yılında hem cami hem de müze olarak hizmete açıldı.


  İznik Ayasofya Orhan Cami


  İznik Ayasofya Orhan Cami

İznik’te gezilecek yer çok fakat zamanımız sınırlı olduğu için hepsine gitmemiz mümkün değil biz de Süleyman Paşa Medresesine gitmeye karar veriyoruz.
Orhan Bey İznik’i fethettikten sonra oğlu Rumeli Fatihi Süleyman Paşa’nın adına Süleyman Paşa Medresesini yaptırıyor. Bu medrese Osmanlı Devleti’nin ilk medresesi olma özelliğine sahip. Geçtiğimiz yıllarda restore edilen Süleyman Paşa Medresesi günümüzde çiniciler çarşısı olarak hizmet vermektedir.
Süleyman Paşa Medresesinde çinici dükkanlarını dolaşıyoruz. El emeği olan sanat eserleri oldukça etkileyici. Bir çini üzerine desen yapan sanatçı kızla konuştuğumuz da bize çini yapım aşaması hakkında bilgi veriyor. Bir çininin son halini alması için yaklaşık 70 günlük bir süreçten geçtiğini söylüyor.

  İznik Süleyman Paşa Medresesi


    İznik Süleyman Paşa Medresesi


 İznik Süleyman Paşa Medresesi Selfiesi

Çiniciler çarşısından ayrıldığımızda saat 16:00 olmuştu. Önümüzde daha 50 kilometre vardı ve hava kararmadan İnegöl’e ulaşmak istiyorduk. Marketten alışveriş yapıyoruz ve yola çıkıyoruz. İznik’ten ayrılırken Yenişehir Kapısından çıkıyoruz. Bu kapı Orhan Gazi’nin İznik’i fethinden sonra şehre girdiği kapı. 

  Yenişehir Kapısı-İznik

Yenişehir’e doğru giderken en çok endişe ettiğimiz yokuşa da yaklaşıyoruz. İznik’ten yaklaşık üç kilometre ayrıldıktan sonra yokuş çıkmaya başlıyoruz. Oldukça sert olan bu yokuş zaman zaman bizi çok zorluyor. Hatta bir ara bisikletlerden inerek yola yürüyerek devam ediyoruz. Yukarı doğru çıktıkça İznik ve İznik gölünün harika manzarası da gözlerimizin önünde uzanıyor. Yaklaşık bir buçuk saatlik bir çıkışın sonunda biz de oldukça yorulmuş olarak mola veriyoruz. İçeceklerimizi içip bir şeyler atıştırdıktan sonra biraz da dinlenmiş olarak tekrar yola çıkıyoruz. Fazla zaman kaybetmek istemememize rağmen hiç anlamadan yarım saatin geçtiğini görüyoruz.

  Tepeden İznik gölü ve İznik

Artık önümüzde yokuş çıkışı bitmek üzere olduğundan 10 dakika sonra en yüksek noktaya varıyoruz. İznik’te rakım 85 iken bulunduğumuz yerin rakımı 560 metre.
Yokuş çıkmak ne kadar meşakkatliyse yokuş inmekte o kadar keyifli. Kendimizi aşağı doğru bıraktığımızda  hızla aşağı inmek biraz önceki bütün yorgunluğumuzu unutturuyor. Ben arkada yük olduğu için saatte 50 km hızı geçmiyorum. Fakat Hakan saatte 60-70 km hıza kadar çıkarak oldukça önüme geçiyor. Yokuş kısa sürede bitiyor ve Yenişehir’e geliyoruz.
Yenişehir günümüzde 35 bin nüfusuyla Bursa’nın küçük bir ilçesi. 
Yenişehir’de yarım saat mola verip dinleniyoruz ve saat 18:00 geçtiği için fazla zaman kaybetmeden yola çıkıyoruz. Yenişehir-İnegöl arası 27 kilometre ve genelde düzlük. Yol boyunca iki tarafımızda da sebze meyve tarlaları uzanıyor. 
Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey döneminde fethedilen bu topraklara yeni bir şehir kurulmuş ve adına Yenişehir denilmiş. Oldukça verimli topraklara sahip Yenişehir ovasında oldukça yoğun tarım yapılıyor.     
İnegöl’e 10 kilometre kala Boğazköy barajı başlıyor ve İnegöl’e kadar uzanıyor. Artık günün sonuna varmak üzereyken İnegöl’ün tam girişinde rampa çıkıyoruz. Saat 19:00 akşam olmak üzere iken İnegöl’e giriyoruz. Yalova’dan Yola çıktığımızdan beri 117 kilometre yol gelmişiz.
İnegöl, düz bir alana kurulduğu için bisikletin oldukça yaygın olarak kullanıldığı bir şehir. Fakat bisiklet yolu yaygın değil, olan yerlerde de araçlar işgal etmiş ve bisikletliler tarafından kullanılmıyor.  

  Sonunda İnegöldeyiz


 İnegöl'de çok karşılaşılan bisiklet modeli

Akşam kalacağımız eve gittiğimizde Kardeşim Hatice ve ev arkadaşı Aslı bizi çok iyi karşılıyorlar. Hazırladıkları muhteşem sofrada yemeklerimizi yiyoruz.


İNEGÖL

Günümüzde Bursa'nın ilçesi olan İnegöl 236 bin nüfusuyla bölgenin önemli şehirlerindendir.
Uzun süre Roma ve Bizans İmparatorluğu egemenliğinde kalan İnegöl, 1071 Malazgirt zaferinden sonra kısa bir süre sonra 1078 yılında Selçuklu hakimiyeti altına girdi. Ancak Haçlıların İznik’i geri almak için yaptıkları Haçlı Seferi sonucunda 1097 yılında tekrar Bizans egemenliğine bırakıldı. Bu tarihten sonra birkaç kez daha Türkler ve Bizans İmparatorluğu arasında el değiştiren İnegöl, Osmanlı Beyliğinin kuruluşuna kadar Bizans hakimiyeti altında kalmaya devam etti.
        Osmanlı Beyliğinin kuruluş yıllarına denk gelen dönemde (1299-1300) Osman Bey’in yakın dostu ve komutanlarından biri olan Turgut Alp, İnegöl’ün fethini gerçekleştirdi.
İnegöl Kenti, Gelişmiş Sanayisi, Köftesi, Mobilyası ve Oylat kaplıcaları ile ün salmış bir kent olmasının yanında Tarihsel Dokusu ile Kültür Kenti olma özelliğini sürdürmektedir.

İnegöl Köftesi
İnegöl köfte 110 yıldan bu yana aynı şekil ve aynı lezzet ile hazırlanan ve İnegöl´de ortaya çıkan lezzetli bir yiyecektir.
İçinde dana eti ve kuzu eti beraberce kullanılır. Bilinen genel kanı İnegöl köftesinin 20.yüzyılın başlarında Balkanlardan göç eden Türkler tarafından getirildiğidir. Hazırlanması oldukca zahmetlidir, önce beş ya da üç numaralı ayna ile çekilen kıyma ardından dinlenmeye bırakılır. Daha sonra aynı kıyma bu kez de bir numaralı aynadan geçirilip, yoğurulur. Izgara edilmeden önce 3 saat daha bekletilir. İnegöl Köftede kullanılan baharat miktarı çok azdır, bunun nedeni baharat tadının et tadını bastıracağı korkusudur.

2. GÜN –İNEGÖL- YALOVA (100 KM)

Sabah dinlenmiş olarak uyandıktan sonra Hatice ve Aslı’nın hazırladığı harika bir kahvaltıyla yeni güne zinde ve enerjik olarak başlıyoruz.

  2.GÜN- DÖNÜŞ GÜZERGAHI- 90 KM

Saat 10’da tekrar yola çıkıyoruz. Hatice bize İnegöl çıkışına kadar bisikletiyle eşlik ediyor.
İnegöl’den ayrıldıktan sonra Yenişehir’e doğru bisiklet sürerken belki Pazar sabahının olmasından yoldan çok nadir arabalar geçiyor. Dümdüz yollarda ilerlerken yolun her iki tarafında görebildiğimiz her yer dümdüz ve tarım yapılan araziler. Kendimizi adeta Hollanda’da zannediyoruz. 

  İnegöl-Yenişehir arası

  İnegöl- Yenişehir arası

Bu şekilde giderken Yenişehir’e 10 Km kala Ayaz köyünden sola sapıyoruz. Dönüş güzergahımızda köylerden geçerek yolumuzda ilerliyoruz. Karasıl, Çeltikçi köylerinden geçerek Çardak köyüne geliyoruz ve köyün kahvesinde oturup çay içiyoruz. Çaylar içildikten sonra birazda dinlenmiş olarak yola çıkarken köylülerle biraz sohbet ediyoruz. Bölgedeki köylerin toprakları geniş ve verimli olduğu için refah seviyeleri iyi. Köylerden geçerken mevsim de bahar olduğu için bazı evlerin çiçeklerle bezeli olduğunu görüyoruz. Gittiğimiz asfalt o kadar güzel ki bana Avusturya’nın köylerini ve yollarını hatırlatıyor. 

  Yola devam...


    Hedefimiz dağların arkası


  Köylerden geçerken


Yolumuza devam ederken Yenişehir Havaalanı yol ayrımına geliyoruz. Sol taraftaysa Koyunhisar köyünün tabelasını görüyoruz. Bu bize Osman Bey dönemini hatırlatıyor. Beyliğini Söğütte kuran Osman Bey kendi döneminde Koyunhisar, Karacahisar, Yarhisar, Yenişehir ve İnegöl’ü fethederek  Osmanlı Beyliğinin sınırları genişlemişti. Bulunduğumuz bölge Osmanlı askerlerinin at koşturduğu Osmanlı Beyliği’nin ilk fethettiği topraklardı.
Bu duygularla yolumuza devam ederken artık yavaş yavaş Yenişehir Ovası bitiyor, dağlık arazi başlıyor. Bu yokuş çıkacağımız anlamına geliyor.  7 kilometre süren rampa Selimiye köyü ile başlıyor. Dünden İznik-Yenişehir arasındaki dik rampadan sonra burada zorlanmıyoruz. Dağ köylerinin ve ormanların arasından geçerken yemyeşil doğayı izlemeye doyamıyoruz. Çıkışımız bitince geldiğimiz düzlükte bir mola verip yanımıza aldığımız börekleri yiyoruz ve biraz dinleniyoruz. Tekrar yola çıktığımızda dağların arasında rampa inmek gerçekten müthiş. 

  Rampa çıkışı sonunda Yemek molası

Aşağıya doğru hızla inerken bu güzellikleri sonuna kadar hissediyoruz. Yeşilin tonu Karadenizi aratmıyor. Derin bir vadide akan nehrin eşliğinde devam ediyoruz. Bayırköyü geçtikten bir süre sonra karşıda İznik gölü görünüyor.

    İznik Gölüne doğru iniş



  İznik gölü tepelerin arasından göründü.

 Vadiden inmeye devam ediyoruz. Biraz sonra karşımıza Sölöz geliyor. Vadi boyunca akan ama derinde aktığı için kendisini ancak görebildiğimiz ırmak Sölöz'den geçerek İznik gölüne dökülüyor.
Sölöz'ü geçince İznik Gölü'nün kıyısına geliyoruz. Burada göle sıfır villalar, turistik oteller tatil beldesi havası katmış. Gölün kıyısındaki kumsala iniyoruz. Su ılık, şortlarımız yanımızda olsa suya girmek için herşey müsait. 

  İznik gölü

Tekrar yola çıkıyoruz. Göl kıyısından yaklaşık yarım saatlik bir yolculuktan sonra Orhangazi'ye varıyoruz. Karnımız acıktığı için ilk olarak Köfteci Yusuf'a gidiyoruz. Yine enfes köftelerle karnımızı doyurduktan sonra birazda dinlenmiş olarak yola çıkıyoruz. 

    Orhangazi Köfteci Yusuf- Selfie

Yine bir saatlik yolculuktan sonra Yalova'ya varıyoruz. Hakan'la Yalova'da ayrılıyoruz. 17:45 deniz otobüsü ile İstanbul'a dönüyorum.
2 gün süren ve bisikletle toplam 230 kilometre yol yaptığımız turumuz böylece sona eriyor. Turumuz, Her bir anından çok keyif aldığımız, bizim için çok güzel ve keyifli bir hafta sonu olarak hatıralarda yerini alıyor.